728 x 90

Parantezin Dışında Entelektüel Bir Portre Prof. Dr. Mustafa İsen

Parantezin Dışında Entelektüel Bir Portre Prof. Dr. Mustafa İsen

Prof. Dr. Mustafa İsen’e dair.

Üzerine sıkça durduğumuz, eksikliğini vurguladığımız; fikir, estetik, erdem gibi kavramlara her geçen gün ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu müşahede ediyoruz. Fikrin ve estetiğin çekildiği bir toplumda “erdem” kavramı da tartışmaya başlanmıştır. Bu kavramlar karşılıklı olarak birbirini besler ve büyütür. Bu kavramlar geliştikçe nezaket, letafet ve feraset gibi olgular da kendini göstermeye başlar. Bu kavramları temsil eden bireylerin varlığı bulunduğu toplumu güçlendirir.

Entelektüel kimliklerin toplumdaki karşılığı üzerine durmakta fayda var. Bunun üzerine düşünmek veya buna dair sorular sormak bize ne kazandırır? Elbette bir şey kaybettirmez. Besim Dellaloğlu Entelektüelin Sosyolojisini temellendirirken “Entelektüel müdriktir. Yani entelektüel idrak kapasitesi çok geniş olan biridir. Bütün dünyaya açıktır, bir mahalleye, bir ideolojiye, bir politik harekete genellikle sığmaz.” İfadelerine yer verir. Bir yerlerde entelektüel kimlik arıyorsak bir “müdrik” de aramış oluruz.

Bu arayış ancak yine Dellaloğlu’nun tabiriyle geniş ve derin bir kamusal alanda gerçekleşebilir. Geniş ve derin bir kamusal alanı oluşturabilmek için bugün en ihtiyaç duyulan şey şüphesiz ki, anlayıştır. Günümüzde çözüme kavuşması gereken veya çözüme kavuşsun veya kavuşmasın kurcalanması gereken meseleler idrak kapasitesi geniş kişilerce yoruma muhtaçtır. Bu yorumlar kısa vadede etki uyandırmasa da, uzun vadede mutlaka karşılığını bulacaktır.

Bu kimliğe sahip isimlerin, kendilerini ifade edebilecekleri geniş ve derin bir kamusal alan ne kadar mümkün? Bu soruyu sadece yerelde değil, ülkemizde ve daha sonra dünyada tartışmaya açabiliriz. Zaten oldukça üzerine konuşulan bir mevzu olarak tazeliğini koruyor. Aydın, münevver veya entelektüel, ne dersek diyelim, bu kişiliklerin toplumdaki yerine ehemmiyet atfetmek çoğu zaman ederi olan şeyler değildir. Bir politikacı, bir bürokrat, hatta bir muhtar kadar pratik sınamaları olmayışı, entelektüeli gözden ırak bir yerlere hapseder. Bu durumun sokaktaki karşılığı “bana felsefe yapma” ifadesiyle tarif edilebilir.

Bu çerçevede, entelektüelin yeri sanıldığı kadar küçük değildir. Kısa vadede ve birkaç cümleyle geçiştirilemeyecek olsa da şehrimizde her geçen gün entelektüel eksikliğini hissediyoruz. Ancak hiçbir zaman ümitsiz değiliz. Yazının başlığı bir entelektüeli konumlandırmak için ortaya çıktı. Aslında yeni portre inşa etmiyoruz. Alışılagelmişin dışında bir portreye işaret ediyoruz. Prof. Dr. Mustafa İsen, bir süreklilik içerisinde ilimle iştigal ederken, bu yolculukta zaman zaman siyasete ve bürokrasiye de parantez açtı. Çoğu zaman entelektüelin açtığı bu parantezlerin maliyeti ona yüksektir. Ancak Mustafa İsen bu parantezi hakkıyla açmış ve hakkıyla kapatmıştır. Elbette bitmiş değildir, belki birileri de merceğini bu paranteze çevirecektir. İsen, kimileri için sadece bu parantezde kalmış olabilir. Ancak biz okuyucuyu parantezin dışına davet ediyoruz. Gel gelelim, dünyada birçok şeyin politikleştiği ve politikanın teneffüs gücü yadsınamaz bir gerçektir. Bunun karşısında kültür, sanat, eğitim veya spor kendilerine has müstakil alanı muhafaza edebilecek mi? İşte burada İsen kapladığı alan itibariyle sembolleşiyor. Akademinin verdiği uzun soluklu ve detaycı yaklaşım biçimi, şehir kimliğine aidiyet ve kültürel kodlarla hareket Prof. Dr. İsen’e daima alan açmıştır.

İsen’in yayımlanmış eserleri, makeleleri ve halihazırda devam eden yazıları bulunmaktadır. Yüzünü Sakarya’ya döndüğü kadar Anadolu’ya, Anadolu’ya döndüğü kadar Balkanlara ve Türk dünyasına dönmüştür. Yunus’un sözü, Itrî’nin nağmesi, Bâkî’nin şiiri İsen’in odağındadır. Bu perspektiften bakıldığında Prof. Dr. İsen gibi portreler toplumlar için daima şanstır.

Daha önce İsen’in şehir kimliğine dair düşünceleri sitemizde yer almıştı. İsen’in Sakarya’nın “dünyaya açılan kavşak noktası” tanımı tarihsel bir tanım olmakla birlikte idealist bir yaklaşım olduğunu vurgulamadan geçmeyelim. İsen, Sakarya’ya, durduğu yer itibarıyla daima bütüncül ve ilerici bir bakış açısıyla yaklaşmaktadır. Göçlerle inşa edilen şehrin, Adapazarlı kimliğiyle bir çatının tuğlaları gibi kenetlendiğini ifade eder. Siyasetin içinde geçirdiği zamanlar ise şehir onun deney sahası olmuştur. Köy köy gezmiş, Sakarya’yı oluşturan hikâyeyi yakından deneyimlemiştir. Bunu, Bir Muhacir Köyünün Hikâyesi: Nal Köyü kitabında örneklemiştir.

Velhasıl, Prof. Dr. İsen şehrimiz başta olmak üzere ülkemizin entelektüel birikimi açısından değeriyle menkul bir isimdir.

Kendisine saygıyla.

Son Yazılar